Ankara Beypazarı Gezi Rehberi | Yaşayan Müze’de kültüre dokunun

Ankara’nın Beypazarı ilçesi özellikle son 10-15 yıldır adını bolca duyurmakta. Özellikle yurtiçi turistlerin ilgisini çeken ilçe, sahip olduğu kültürel zenginlikleri başarıyla ortaya koyuyor.

Ankara’nın Beypazarı ilçesi özellikle son 10-15 yıldır adını bolca duyurmakta. Özellikle yurtiçi turistlerin ilgisini çeken ilçe, sahip olduğu kültürel zenginlikleri başarıyla ortaya koyuyor.

Türkiye’nin ilk uygulamalı kültür müzesi Yaşayan Müze de burada bulunmakta… Halk yaşamı ve üretimleri sergileme amacıyla 23 Nisan 2007’de kurulmuş. Dönemin belediye başkanı Mansur Yavaş projeyi başlatmış, desteklemiş, eğitimci ve kültür bilimci Dr. Sema Demir de hayata geçirmiş. Demir’in zaten, somut olmayan kültürel mirasın korunması konusunda pek çok çalışması bulunmakta.

Müze, geç dönem Osmanlı mimarîsinin güzel örneklerinden biri olan tipik bir Türk konağında yapılanmış.  Bu konak, Beypazarı’nın ileri gelen ailelerinden Abbaszadelerin büyük oğlu Ali Bey tarafından yaptırılmış. Çeşitli canlandırma, yorumlama teknikleri ve etkileşimli sergileme yöntemlerini kullanan Yaşayan Müze, bu müzelerin Türkiye’deki öncü temsilcisi de olmuş. Genelde halk müzelerinin çoğu, zamanın tozlu bir şekilde üzerlerinde durduğu sıkıcı yerler olmaktan öteye gidemiyor. Oysa ki kültür, kuşaktan kuşağa aktarıldıkça canlı kalır. Bu aktarım da etkileşimle olur. Yaşayan Müze adı üstünde, sizi o dönemlere ve o yaşam biçiminin içine davet ediyor, hatta elinizden tutup sürüklüyor. Böylece kültürü daha net algılama ve hissetme olanağınız oluyor. Bunu nasıl mı yapıyor?

Burada farklı, yenilikçi bir anlayışla halk kültürünün zenginlikleriyle tanışıyorsunuz. Yaşayan Müze aslında, kültürün sürekliliğini, dönüşümünü göstermeyi ve araştırılıp yorumlanmasını sağlamayı amaçlıyor. Bu amaçla da birçok atölye çalışmasına ev sahipliği yapıyor. Müzeye gelenler ebru sanatı ile ilgili bilgi alıyor, bizzat ebru yapıyor. Çocuklar kendi karagöz tasvirlerini yaparak perdede oynatıyor. Ziyaretçiler, unutulmakta olan Anadolu masallarını dinliyor, kendi bildikleri masalları paylaşıyor. Büyük küçük herkes geleneksel ıhlamur kalıplarını kullanarak bir tişört, masa örtüsü ya da bir eşarp basabiliyor. Müzenin bünyesinde bulunan “Bizim Kahve”de ziyaretçiler geçmişin tatlarıyla tanışabiliyorlar. Burada karanfilli, kakuleli ve misk-i amberli Türk kahvelerinin yanı sıra Osmanlı şerbetleri ziyaretçilerin beğenisine sunuluyor. Yaşayan Müze, farklı program ve sergilerle kültürel değerlerimizin unutulmaması için çaba harcıyor. Etkinliklerin konusu sürekli değişiyor. Bu anlamda kendini asla bir durağanlığa düşürmüyor.

Kültür, insanları birbirine ba

ğlayan, hayatı zenginleştiren, renklendiren çok önemli bir unsur. Yaşayan Müze, kültürel dokuyu canlı tutup, bizlerin de elinin, ruhunun ona değmesine olanak sağladığı için oldukça önemli bir iş başarıyor…

Kaynak : turizmhabermerkezi.net

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.

%d blogcu bunu beğendi: