Ankara’daki Hamamönü projesi, Altındağ Belediyesi tarafından 2008 yılında hayata geçirildi. Hatta öyle başarılı oldu ki, son yıllarda bölgeye ciddi sayıda ziyaretçi çekmeye başladı.
Tarihi evler, müzeler, camiler, çeşit çeşit kafeler, restoranlar, hediyelik eşya mağazaları ile cıvıl cıvıl bir yer oldu. Kentin içinde bir tarih yeniden canlandı. Hele Ramazan ayında giderseniz, eski Ramazan geleneklerini de yaşamanız mümkün.
Hamamönü’nde neler var? Bir kere düzenli olarak sanat etkinlikleri gerçekleştiriliyor. Altındağ, ‘kültür sanatın başkenti’ sloganıyla bu konuda iddialı. Belediye tarafından inşa edilen 22 tane tarihi evden oluşan Sanat Sokağı, farklı farklı dallardan sanatçıların atölyeleriyle dolu. Onları bir sanat ürünü ortaya çıkarırken izleyebilir, dilerseniz satın alabilirsiniz.
Altındağlı kadınların ürettikleri el emeği göz nuru ürünler ise ayrıca kurulan El Ürünleri Pazarı’nda satılmakta.
Bölgede bulunan bazı konaklar, belediye tarafından aslına uygun olarak restore edildi. Bu güzel konaklar ziyaretçilere de açıldı… Tarihi Kamil Paşa, Beynamlızade, Kabakçı ve Kına Konakları bunlardan birkaçı… Bir de bu konaklar model alınarak yapılan Hamamönü Kültür Sanat Evi var. İçinde açık hava sineması, toplantı ve konferans salonlarıyla işlevsel bir yapı.
Müzeler de var tabi. Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal marşını yazdığı yer olan Taceddin Dergahı, milli mücadele yıllarının da izlerini taşıyan bir yer. İşte burası müze haline getirilmiş. Türkiye’nin ilk Edebiyat Müzesi de Hamamönü’nde açıldı. Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi’nde ise geçmişten günümüze kültürel değerlerimiz sergileniyor. Amaç bu değerlerin unutulmaması ve nesilden nesile aktarılması… Yine restore edilen eski bir konakta yer alıyor müze. Bir de Gökyay Vakfı’nın satranç Müzesi var. Akın Gökyay, 1975 yılından beri satranç takımı koleksiyonu yapıyormuş. Tam 412 adet takım biriktirmiş. Hatta bu koleksiyon Guinnes Rekorlar Kitabı’na da geçmiş. Satranç tutkunlarının keyifle gezebileceği bir müze. Hamamarkası meydanında ise Şair ve Yazarlar Müzesi var. Türk Edebiyatında iz bırakan 30 şair ve yazara ait eserler, fotoğraflar ve kişisel eşyalar yer alıyor. Ayrıca bir söyleşi odası da var.
Hamamarkası’nda bir de çeşme yapıldı. Bu çeşme, Bosna-Hersek’in başkenti Saraybosna’da bulunan Osmanlı’dan kalma tarihi çeşmenin aynısı. Çeşme, Türk halklarının kardeşliğini temsil ediyor.
Bir de tarihi camiler var tabi… Taceddin Sultan, Mehmet Çelebi, Hacı Seyit, Karacabey, Sarıkadı, Hacı Musa gibi 10’a yakın cami yer almakta.
Ve tabi ki kafeler, restoranlar… Tüm bunları gezdikten sonra kendinize nefis bir ziyafet çekebilirsiniz. Geleneksel Türk mutfağının leziz yemekleri, el açması gözlemeler, kebaplar… Herkese göre bir şeyler var burada. Üstüne de bol köpüklü bir Türk kahvesiyle günü bitirebilirsiniz.
Yakın zamana kadar kendi haline bırakılmış, dökük binalarla dolu olan bu bölgenin yeniden hayata kazandırılması başkent için müthiş bir zenginlik…