Osmanlı sultanları 600 yıllık saltanatları boyunca göz alıcı bir hazine oluşturdular. 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra imparatorluk koleksiyonları kamulaştırıldı ve hazinelerin büyük bölümü Topkapı Sarayında sergilenmeye başlandı. Koleksiyonlarda diplomatik hediyeler ve saray atölyelerinde çalışan zanaatkarların eserlerinin yanı sıra, askeri seferlerde ele geçirilmiş ganimetler de yer alır. Bunların büyük kısmı Osmanlı İmparatorluğu’nun genişleme döneminde Suriye, Arabistan ve Mısır’ı fetheden Yavuz Sultan Selim’in hükümdarlığından kalmadır.
SERAMİK CAM VE GÜMÜŞ İŞLERİ
Muftakda sarayın seramik cam ve gümüş işleri koleksiyonu sergilenir.Osmanlı ve Avrupa eserleri geniş cin ve Japon porselenlerinin gölgesinde kalır.Bunlar Türkiye’ye Avrupa ve Uzakdoğu arasında uzanan ipek yolu üzerinden getirilmiştir Topkapı Çinden sonra dünyanın en güzel Çin porselenleri koleksiyonuna ev sahipliği yapar.
Sergilenen zarif Çin porselenleri sung,ming ve çin hanedanlarından kalmadır.Osmanlı sarayına giren ilk çin porseleni olan celadon Çinlilerin şanş getirdiğine inandıkları yeşim taşına benzetilerek yapılırdı Osmanlılar zehirli yiyeceklerle temas ettiğinde renk değiştirğine inanıldığı için bunlara çok değer verirlerdi Büyük bölümü Müng döneminden kalma mavi beyaz desenli parçalar görüşmeye değer güzelliktedir.Çin estetiğinin Osmanlı zanaatkarları üzerindeki büyük etkisi özelikle iznikte gelişmeye başlayan çini endüstrisinin tasarımlarında kendini göstermiştir.Topkapı sarayı koleksiyonunda İznik çinileri bulunmaz ancak saray duvarlarını süsleyen çinilerin çoğu iznikte üretilmiştir.Bunlarda mavi beyaz çin porselenlerinde kullanılan çiçek ve bulut gibi desenlerden esinler görülür.Sonraki dönemlerden kalma porselenlerin Japon imari üslu bundakiler dış pazara yönelik üretimiştir.Bunların en belirgin örneklerini kurandan ayetlerin işlediği tabaklar oluşturur.mutfakların bir bölümü olan tarihi helvahane orijinal şekliyle korumuştur Burada sayısı 12 bini bulan saray sakini ve konuk için yemek yapılan devasa kazanlar ve diğer mutfak gereçleri sergilenir
SİLAHLAR VE ZIRHLAR
İmparatorluğun dört bir yanından toplanan vergi ve haraçlar bir zamanlar iç hazine olarak bilinen bu dairede saklanırdı girişte bir dizi tuğlu sancak dikkat çeker.Sahiplerinin rütbesini gösteren sancaklar ya geçitlerde taşınır ya da çadırların önüne dikilirdi Örnegin vezirlerin sancağında üç sadrazamınkin debeş padişahınkin de dokuz tuğ bulunurdu
Sergilenen silahlar arasında süslü kılıçlar ve sultanlar tarafından yapılan birkaç yay vardır. Haçlı askerlerinin devasa demir kılıçları burada sergilenenlerle karşılaştırıldığında kaba kalmaktadır.Koleksiyonda ayrıca 16 yüzyıldan kalma zincir zırhlar ve renkli kalkanlar bulunur Kalkanların metal merkezleri çiçeklerle boyalı ve sıkıca örülmüş hasırlarla sarılmıştır.
PADİŞAH GİYSİLERİ
Padişah giysileri koleksiyonu padişahın kıyafetlerini düzenlemekle görevli saray memurularının yaşadığı iç oğlanlar salonunda sergilenir padişahın ölümünden sonra kıyafetlerinin özenle katlanıp mühürlü sandıklarda saklanması bir saray geleneğiyle bu uygulama sayesinden fatih sultan Mehmet’in mükemmel biçimde korunmuş bir kaftanını görebilirsiniz 2. Mehmet döneminde yapılan reformlar giyim tarzında yenilikler getirmiştir ve lüks peklilerin yerine basit gri şayakların aldığı yeni bir dönem başlamıştır.
HAZİNE DAİRESİ
Binlerce değerli ve yarı değerli taşın bulunduğu hazine dairesi dört bölümden oluşur ve sarayın en etkileyici sergilerine ev sahipliği yapar.Sultanların ve zevirlerin mücevherleri aslında hazineye aitti ve sahiplerinin ölümünden sonra saraya iade edilirdi Saray kadınlarının mücevherleriyse tamamen kendilerine ait olduğundan burada pek az kadın mücevheri sergilenmektedir.İlk salonda 1757-74 yılları arasında hüküm süren 3 mustafanıun resmi törenlerde giymesi için hazırlanmış elmas kakmalı bir zincir zırh bulunur Diplomatik hediyeler arasında Hisdistan’dan sultan abdülazize gönderilen ince heykelcik yer alır Koleksiyonun önemli parçaları ikinci salonda görülşebilir bu bölümün Yıldızı
1.Mahmut tarafından saray atöltesinde yaptırılan Topkapı hançeridir İran şahı nadire hediye edilmek üzere tasarlanan hançer İran’a ulaştırılamadan şah yaşamını yitirmişti.Sergilenen diper parçalar arasında padişah sarıklarına takılan taşlı sorguçlardan oluşan bir seçki görülebilir.
Üçüncü salondaki 86 karatlık Kaşıkçı elması söylentiye göre 17 yüzyılda İstanbul’da çöp yığınları arasında bulunmuş ve bir hurdacıdan üç kaşık karşılığında satın alındığı rivayet edilir Mısır valisinin 1574 yılında 3. Murat’a hediye ettiği altın kaplama bayram tahtı 20 yüzyıl başına kadar resmi törenlerde kullanılmıştır.
Dördüncü salondaki taht İran şahının hediyesidir ve Topkapı hançeri ne eşdeğer niteliktedir Tahtın yakınındaki camekanda bir kutsal emanet sergilenir:Vaftizci Yahya nın eline ait olduğu söylenen kalıtların saklandığı mahfaza şeytanlar ve canavarlar olarak bilinen bir dizi minyatürüdür 12 yüzyıl kadar erken bir tarihten kaldığı sanılan minyatür dizisi Mehmet siyah kalem tarafından yapılmıştır Bunlar minyatür sanatının Moğol Hindistanı ve İranda yaygın olan ve coşkulu Osmanlı tarzına temel oluşturan doğu geleneğinin izlerini taşır
Sergilenen eserler arasında pek çok el yazması kuran beyit ve padişah fermanı gibi hat örneği görülmeye değer.
SAATLER
17 yüzyıldan sonra kentte duvar ve cep saati yapan büyük ustalar bulunmasına rağmen Topkapı sarayının saat koleksiyonu sultanlara hediye edilen yada onların satın aldığı Avrupa saatlerinden oluşur .Sergide 16 yüzyıl saatleri mekanizması sedef içine yerleştirilmiş 18 yüzyıl tarihli nadir bir İngiliz saati ve saat başı bir alman org undan melodiler çalan saat gibi parçalar bulunur.
Avrupalı erkeklerin harem yaşamına ilişkin tek tanıklığının aletlerin bakımı için buraya giren tamircilerin yazdıklarına dayanması ilginçtir.
KUTSAL EMANETLER DAİRESİ
İslamın başlıca kutsal emanetlerinden bazıları Müslümanlar için önemli bir ziyaret mekanı olan kutsal emanetler dairesinin beş odasında sergilenir kutsal emanetlerin büyük bölümü yavuz sultan selimin 1517 yılındaki mısır ve Arabistan seferleri sonucu halife sıfatını almasıyla kent getirilmiştir.
Koleksiyondaki en önemli hazine peygamberin hırkasıdır Ziyaretçiler hırkanın bulunduğu odaya giremezler ve sadece giriş odasındaki bir açık kapıdan bakabilirler Hafızlar hırkanın saklandığı altın kaplama sandığı başında gece gündüz kuran okurlar Sandığın hemen önünde peygamberin iki kılıcını görebilirsiniz Giriş odasındaki bir camekanda peygamberin sakalı- şerif olarak bilinen sakalından bir parça bir dişi onun tarafından yazılmış bir mektup ve yine ona ai
t bir ayak izi vardır. Diğer odalarda sonraki padişahlarca kabe de kullanılmak üzere mekke’ye gönderilmiş işlemeli kilitler ve anahtarlar sergilenir
HAREMDE HAYAT
Haremin en güçlü kadını olan padişahın annesi Valide sultan ile padişahın kızları dışındaki harem kadınları imparatorluğun dört bir yanında ve başka diyarlardan getirilmiş kölelerdi Cariyelerin düşlerini padişahın gözdesi olmak ve ona bir erkek çocuk vermek süslerdi ve bunun evlilikle dahi sonuçlandığı olurdu ancak rekabet zorluydu ve haremdeki cariye sayının binin üzerine çıktığı kalabalık dönemlerde aralarından pek çoğu diğer kadınlara hizmet etmenin itesine geçemezdi Harem nihayetini de 1909 yılında terk edildi.
Yorum Yazın